28 Kasım 2010 Pazar

haftasonu güncesi/1

4 gündür aralıksız çalışıyorum,güzelim haftasonum da böylece geçip gitti.
peki şikayetim var mı;işte o tartışılır:))

yaklaşık yirmi gün sonra başıma gelecekleri gaaaayet iyi bildiğim için, ağzımda o kekremsi tat şimdiden oluşmaya başladığı için, zamanım da henüz varken, kanunlar, mevzuatlar,notlar ve kitaplar arasında boğulmaktan inanılmaz keyif alıyorum(!?) :))))



tabii bu arada filmler izleniyor,kitaplar okunuyor,yabancı dizilerimiz de takip ediliyor;o kadar da ölmedik canııım:))
bu haftaki favorilerim;film: the snow and the tiger
                                kitap:ağrı'nın derinliği-ece temelkuran
                                dizi:how i met your mother 6.sezon 10.bölüm(son bölüm)
                                      the big bang theory 4.sezon 7 ve 9. bölüm
upuzun ama aynı zamanda kısacık bir hafta yine beni bekler..

25 Kasım 2010 Perşembe

olur öyle

olur öyle bana bazı bazı,
durup bir çekilir, yenilenip değişip dönüşüp devam ederim.

hep tekdüze her şey dümdüz olsa,aynı yere aynı adımlarla sil baştan gidip gelecek olsam başka dünyaların farkında olmasam başka hayatlara dahil olmasam ne anlamı kalır ki geçen her günün yine bir tekrarını yaşayacaksam? 
her geçen gün günün hakkını vermek, yeni bir şey söylemek lazım
kendini tekrarlaya tekrarlaya yaş almak değil ezberini boza boza gün almak lazım.

ve farkındalık;sıradan gelen bir çok şeyin aslında ne denli eşsiz olduğunu,günlük telaşeler içinde kaybolmadan var olmayı öğreten.Daha da çok şey var öğrenilecek.

15 Kasım 2010 Pazartesi

on yıl

O'Nsuz ON yıl..

Rahat uyu yorgun demokrat

Hala anlaşılamıyorsun,hala siyasi propagandalara malzeme oluyorsun ya,işte bu kahrediyor en çok..

RAHAT UYU KOCA YÜREKLİ ADAM.

9 Kasım 2010 Salı

koş koş koş!

Koşuyoruz efendim.Nereye mi?
Muasır medeniyetler seviyesine!

Dört günde üç araştırma bir değerlendirme ödevi desem?
Bunun arasında kız gecesiyle sabahlamaca desem?
Üstüne de kısa film festivali desem?
Yeni kitapların hevesiyle elimdekileri bitirme azmi desem?
Haftanın ilk iki gününde toplamda 16 saat ders desem?
Düzenlenmeye çalışılan,ama sadece çalışılan ve başarıya ulaşılamamış not derleme desem?
Okuldan çıkıp bir de karınca yuvası misali kaynayan mağazalarda can hıraş bayram için bir şeyler bakmaca desem?
Son olarak hazırlanmış bir bavul,toplanmış bir oda ve koocamaaaaan bir oh desem!!! Zira MUTLUYUM:)))

Anlayacağınız Mirkelam gibi sürekli koşuyorum sokaklarda!!:)))
Geç kalmamak için okula,derse,bekletmemek için arkadaşlarıma,kaçırmamak için otobüse...

Şükür ki yorulmuyorum,yorulma kavramı yok bende;şöylesine yoğun ve fazlaca bedensel zihinsel faaliyetler içinde bulunduğum bir günde bile şu saatte gözlerim hala cin cin:)))

Yarın ise bu saatlerde çoktan anne kucağı, baba ocağı, sevgi yumağı olmuş olacağım:)))

HAMİŞ:Ece Temelkuran-Bütün Kadınların Kafası Karışıktır kitabı tarafımdan şiddetle beğenilmiş,Ece Temelkuran'a bir kez daha 'işte bu' denmiştir.

Athena;aferin çocuğum albümünüzü ailecek severek dinliyoruz.

11.İzmir Uluslararası Kısa Film festivalinden notlar ise;
Jour 0:Vincent Diderot,Bir heykeltraş saplantılı mekanik sesin makinaya benzeyen hayatına ritim verdiği kullanılmayan bir fabrikada yaşamaktadır.Bence 'Konuşmayan Filmler' bölümünde gösterilen en başarılardan biriydi.

Seppi Und Hias: Küçük bir alman köyünde arkadaş olan Türk çocuğu Yusuf (almanca Seppi) ile Alman çocuğu Hias'ın kültürel ve dini sınırları aşan arkadaşlıklarının neşeli öyküsü.32 dakikalık bir filmden sonra film süresi kadar da ardından gülümsetebilmek filmin bana göre en güzel yönüydü:)

Mukadderat:Tür itibariyle aşk filmi kategorisine girmesinin yanında kişilerin yaşamlarında verdikleri önemli kararları ve bu kararlardan kaynaklı dalgalanmaların geleceklerinde ne gibi sorunlara sebebiyet verebiliceğini kadın-erkek teması üzerinden anlatan kurmaca bir yapıt.

Son olarak ise Venus Vs Me..İyiydi.Oldukça iyidi.i;İzledikten sonra üzerine konuşmak değil sadece düşünmeyi tercih ettim;ve Marie ben seni çok sevdim:)

Not:Festival gazetesinden alıntılar yapılmıştır.

2 Kasım 2010 Salı

kasım

2 kasım 2010 salı 23.09 itibariyle içimin tınısı



bir nefes aldım kendime geldim ki

sonbahar,

evimin önünde hüngür hüngür ağlıyor.

1 Kasım 2010 Pazartesi

yollar

Yollar..Getirip götüren,kavuşturup da ayıran...
Gitmesi ne kadar heyecanlıysa dönmesi o kadar hüzünlü oluyor,
Hafiften bir burukluk,gögüste ağırlık..
Sıkıldım hep bir şeyleri özlemekten,hep bir tarafın yarım kalmasından..
Hiç tam ve tamam olamayacak mıyım?
Bavul topla-aç,topla-aç,topla-aç.

Yerleşik hayat özlemindeyim.

Köklerim havada sanki tuba ağacı gibi..
Hoş zaten ismim de tuba ağacının çiçekleri,dalları manasına gelmiyor mu;))
Hayat; ne garip:)