2 Aralık 2010 Perşembe

bak,sadece bak..

bakışlara inanırım en çok.
katkısız ve katışıksız olarak inandım,
inanmakta ne kadar haklı olduğuma inandım.
mutlu oldum,haklı çıkmam değil mutlu eden ama..


Baktı..
Sonra,
''Bu kadarcık bedeninde bunca şeyi nasıl taşıyabiliyorsun?'' dedi;

Sustum..Avuç içi kadar olan suratımı yere eğdim..
Konuşamam ki öyle rahat bunları..

Eğer içimde yer ettiyse bir şeyler,bilgim ilgim olan her konuda bülbül kesilen ben dut yemiş gibi oluyorum..
Açamıyorum kendimi kolay kolay;
Sevincimi bilen, mutluluğumu paylaşan ne kadar çoksa üzüntümü bilen paylaşan da o kadar azdır...içimi kazımam gerekir konuşabilmem için bunları..
'içimi döktüm' der ya bazıları,ne kadar da uzak..

HAMİŞ:Kendimce yaşamam,yaşam alanımı kendime ayırmam,kalbimi,içimi sadece en yakın hissettiklerime açmam,en en en özelimi gözlerden ve sözlerden uzak tutmaya çalışmam mesafe mi?
Bilemedim.. Mesafeli ve soğuk olma hitamlarıyla yargılanmaktayım zira..

2 yorum:

yepyeni bir yorum!sevgiler:)

(yorum yanıtları için aşağıdaki''e-posta yoluyla abone ol'' kısayolunu tıklayabilirsiniz)